Güncel Çalışmalar
- Güncel Çalışmalar – Araş . Gör. Talar YONTAN
- Güncel Çalışmalar – Astronom Dr. Hikmet Çakmak
- Güncel Çalışmalar – Arş. Gör. Dr. Özgecan Önal Taş
- Güncel Çalışmalar – Doç. Dr. Hasan H. Esenoğlu
- Güncel Çalışmalar – Astronom Dr. Hikmet Çakmak
- Güncel Çalışmalar – Ergün Ege
- Güncel Çalışmalar – Tuğba Boztepe
- Güncel Çalışmalar – Gözde Saral
V633 Lyr çift sisteminin Galaksimizdeki metalce en zengin açık kümeye (NGC 6791) üye olduğu belirlendi.
Ege, Erciyes ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü araştırmacıları tarafından hazırlanan “Analysis of a detached eclipsing binary at near the turnoff point of the open cluster NGC 6791 in Kepler field” adlı makale SCI kapsamındaki New Astronomy dergisinde Nisan 2019 tarihinde yayınlanmak üzere kabul edilmiş olup, Nisan ayının öne çıkan çalışmalarından biri olarak dergi kapağında yer almıştır. Bu çalışmada, Galaksimizdeki metalce en zengin ve yaşlı NGC 6791 açık kümesi doğrultusunda, tutulma gösteren çift çizgili V633 Lyr yıldız sistemi incelenmiştir. Analizlerde sistemin Kepler fotometrik verileriyle, ESO Bilim Arşivinden alınan yüksek çözünürlüklü UVES ve GRAFFE tayf verileri kullanılmıştır. V633 Lyr’in radyal hız verileri ve Kepler ışık eğrileri eş-zamanlı analiz edilerek sistemdeki bileşen yıldızların başta kütle olmak üzere tüm astrofizik parametreleri yüksek duyarlılıkla tayin edilmiştir. Analizler, sistemin baş yıldızının NGC 6791 açık kümesinin dönüm noktasında, yoldaş bileşenin de kümenin anakolu üzerinde yer aldığını göstermiştir (Şekil 1). Bileşen yıldızlara fit edilen PARSEC yaş eğrileriyle sistemin yaşı 8.5±0.12 Gyıl olarak tayin edilmiştir. Ayrıca V633 Lyr’in Gaia Veri Salınımı-2 kataloğundan alınan öz hareket ve uzaklık verileriyle çalışmamızda belirlenen radyal hız verilerinin bir arada değerlendirilmesiyle V633 Lyr’in NGC 6791 açık kümesine üye olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, yoldaş bileşenin yarıçapının beklenenden %10 daha büyük tespit edilmesi, konvektif zarflı bileşenlerden oluşan kısa dönemli çift yıldızlarda manyetik alanın yıldızın enerji taşınmasını engellediğini gösteren iyi bir gözlemsel kanıttır.
Şekil 1: NGC 6791 açık kümesinin renk-parlaklık diyagramı ve kümeye üye V565 Lyr, V568 Lyr ve V633 Lyr’in çift yıldız sistemlerinin bileşenlerine ait konumlar.
25. Güneş Leke Çevrimi Başladı
10 Nisan 2018'de güney yarımkürede ilk lekesi gözlenen 25. Güneş Leke Çevriminin polarite dönüşümü 8 Kasım 2018'de de kuzey yarımkürede ilk lekesinin gözlenmesi ile tamamlanmış görünmektedir. Bundan sonra 24. çevrime ait lekeler artık pek fazla gözlenmeyip 25. çevrime ait lekeler daha sıklıkla görünmeye başlayacaktır.
21. Çevrimden bu yana şiddeti azalan manyetik aktivite 24. Çevrimde de azalma göstermeye devam etmiştir (Şekil-2). 24. Çevrimde bir önceki çevrime kıyasla aylık ortalama rölatif sayıda(AORS) yaklaşık %35 bir azalma gözlenmiştir. 25. Çevrimde 180 olan AORS değeri 24. Çevrimde 115 olarak gerçekleşmiştir. Manyetik aktivitedeki azalmanın devam edip etmeyeceği tam olarak bilinmemekle beraber yapılan ön tahminlerde 25. Çevrimin 24. Çevrime kıyasladaha şiddetli geçeceği yönündedir. Macario-Rojas ve ark. (2018) nın çalışmasına göre 25.Çevrim önceki çevrime göre %14 bir düşüş gösterecektir. Ancak Jiang ve Cao (2017), Pesnell ve Schatten (2018) ve Sarp ve ark. (2018) in yapmış oldukları çalışmalara göre 25. Çevrim önceki çevrime göre daha şiddetli geçecektir. Pesnell ve Schatten (2018)’a göre atışın %17 mertebesinde (AORS = 135 ± 25), Sarp ve ark. (2018)’na göre de artışın %33 mertebesinde (AORS = 154 ± 12) olması beklenmektedir.
Şekil-2: Son 5 Güneş Leke Çevriminin yumuşatılmış aylık ortalama rölatif sayısı değişimleri. 25. Çevrimiki farklı senaryoya göre gösterilmiştir.
Referanslar Jiang J., Cao J., 2017, J. Atmos. Sol.-Terr. Phys., 176, 34 Macario-Rojas A., Smith K. ve E R. P. C., 2018, MNRAS, 479, 3791 Pesnell W., Schatten K., 2018, Sol. Phys., 293, 112 Sarp V., Kılçık A., Yurchyshyn V., Rozelot J. P. ve Özgüç A., 2018, MNRAS, 481, 2981
GALAKTİK PERTÜRBASYON KAYNAKLARININ YILDIZ YÖRÜNGELERİNE ETKİSİ
Şekil 2. MW (sol) ve MWBS (sağ) potansiyel modellerine göre KY yıldızlarının Galaktik yörünge basıklıklarının metal bolluğu, Galaksi merkezine en-beri ve en-öte uzaklıkları, yaş ve metal bolluğu gradyentlerine göre değişimleri.
Birikimli yatay basıklık aralıklarına göre yapılan incelemelerde MW ve MWBS potansiyel modelleri için radyal metal bolluğu gradyentlerinin yörünge basıklıkları arttıkça düzleşme gösterdikleri tespit edilmiştir. İlk iki zmax aralığında belirgin radyal metal bolluğu gradyentleri gözlenmesi kesikli ep aralıklarındaki değişimlerin incelenmesinde bu aralıkların tercih edilmesine neden olmuştur. İnce disk ve ince disk ile kalın disk arasındaki geçiş bölgesini temsil eden zmax aralıkları için KY yıldızlarının yatay basıklıklarına denk düşen en-beri Galaktosentrik uzaklıkları ve Galaktik çubuğun neden olduğu CR ve OLR bölgelerine göre konumları Şekil 3’te gösterilmiştir. Böylece KY örneğindeki yıldızlarının Galaktik düzlemdeki ve rezonans bölgeleri civarındaki dağılımları görülebilmektedir. Şekilden görüleceği üzere Galaksi merkezine 3 kpc yaklaşabilen KY yıldızlarının yörüngeleri yatay düzlemde daha basıktır. Çalışmada en yüksek radyal metal bolluğu gradyenti OLR bölgesinin etkin olduğu bölgede tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, KY yıldız yörüngelerine CR ve OLR bölgelerinin yıldız yörüngelerine etki ederek basıklaştırdığını ve basık yörüngelerin de radyal metal bolluğu gradyentlerinin düzleşmesine sebep olduğu ortaya konmuştur. Basık yörüngeli yıldızların örneklemden çıkarılmasıyla Güneş civarının kemo-dinamik yapısını en iyi temsil eden yıldız örneklerinin seçildiği düşünülmektedir. Bu çalışma, Şubat 2018 tarihinde Astrophysics and Space Science dergisinin 363 cildinin 35. makalesi olarak yayımlamıştır.
Şekil 3. Galaksi merkezi, şişkin bölge, CR, OLR ve Güneş’in konumuna göre MW ve MWBS potansiyelleri için belirgin metal bolluğu gradyenti gözlenen 0 < zmax ≤ 0.5 and 0.5 < zmax ≤ 1 kpc aralıklarında hesaplanan yatay basıklık değerlerine denk düşen en beri Galaktosentrik uzaklıklar gösterilmiştir. CR ve OLR’nin konumları Dehnen’in (2000) çalışmasından alınmıştır.
Kaynaklar
Dehnen, W., 2000, The Effect of the Outer Lindblad Resonance of the Galactic Bar on the Local Stellar Velocity Distribution, Astronomical Journal,119, 800.
Kordopatis, G., Gilmore, G., Steinmetz, M. vd., 2013, The RAdial Velocity Experiment (RAVE): Fourth Data Release, Astronomical Journal, 146, article id. 134, 36.
Önal Taş, Ö., Bilir, S., Seabroke, G. M. vd., 2016, Local Stellar Kinematics from RAVE data - VII. Metallicity Gradients from Red Clump Stars, Publications of the Astronomical Society of Australia, 33, 44.
Önal Taş, Ö., Bilir, S., Plevne, O., 2018, Local Stellar Kinematics from RAVE Data—VIII. Effects of the Galactic Disc Perturbations on Stellar Orbits of Red Clump Stars, Astrophysics and Space Science, 363, 35.
Kütle çekim alanının ışığı bükmesi ile gözle görülür bir büyütme (solda) ve bu kaotik (üst üste binmiş görüntü) durumundan çıkılmış hali (sağda). Görüntüler TÜBTAK TUG RTT150 ile alındı.
Uzak bir kaynak yıldız ötegezegen içeren mercek yıldız ile aynı görüş çizgisine geldiğinde, ışığın bükülmesi ile kaynak yıldızdaki değişim ve üstte bu değişimin ışık eğrisi (Alıntı: http://www.turkerturken.com/2016/05/11/dunya-benzeri-gezegenler).
Gaia16aye’nin yer (fotometri) ve uzay (astrometri) verilerinden model öngörüsü: 8 kpc uzaklıktaki kaynak K spetrel sınıfından yaklaşık 10 güneş yarıçaplı bir dev yıldız, 2 kpc uzaklıkta 1.7 ve 0.3 güneş kütleli çiftli mercek yıldız sistemi. Önerilen okuma kaynakları: http://sci.esa.int/gaia/58546-gaia-spies-two-temporarily-magnified-stars https://www.tubitak.gov.tr/tr/haber/tug-teleskoplari-einsteinin-kuramini-dogruladi Esenoğlu H.H., Khamitov D.İ., Kırbıyık H., Erece O., "Ve Işık Büküldü", TÜBİTAK Bilim ve Teknik, ss.52-57, 2017
Şekil-1: Tam tutulmalarda gözlenen korona yapısına ait iki örnek. Güneş çevriminin Sol: minimum, Sağ: maksimum dönemi. Resimlerin sağ altındaki tarihleri tutulma gününü göstermektedir.
Koronada gözlenen ışınımın ağırlıklı olarak serbest elektronlara çarpıp bakış doğrultusuna yansıyan polarize fotosferik ışıktan oluştuğu kabul edilmektedir (van de Hulst, 1950; Saito, 1970). Bu bakımdan gözlenen korona parlaklık şiddeti elektron yoğunluğu ile doğru orantılıdır. Korona parlaklığının elde edilmesi ile ortamın elektron yoğunluğunun hesap edilebilmesi mümkün olmaktadır.
Gözlenen korona parlaklığı diskten itibaren azalan bir gradiyent göstermektedir. Bu dağılımın düzgün olarak belirlenebilmesi ancak farklı poz süreleri ile fotoğraf çekimleri yapılması ile mümkün olmaktadır. Böylece tüm koronal yapının doğru olarak ortaya konulması sağlanmış olacaktır. Koronada gözlenen parlaklığın doğru olarak elde edilebilmesi kullanılan fotoğrafik malzemeye ait parlaklık kalibrasyon fonksiyonu (PKF)’nun doğru olarak elde edilmesine bağlıdır. Bu fonksiyonun elde edilebilmesi için tutulmadan önce yada sonra Güneş’in farklı poz ve diyaframlar ile kalibrasyon çekimleri yapılmaktadır. Bu çalışmada korona gözlemlerinde kullanılan fotoğrafik materyalin PKF’si ve kompozit görüntülerin parlaklığının hesaplanmasına ait iki pratik metot verilmiştir.
PKF’nin elde edilmesi için ilk adımda kalibrasyon görüntülerine ait normalize ve rölatif şiddet değerleri hesaplanır. Normalize değerler için tüm kalibrasyon görüntülerindeki gözlenen Güneş disk parlaklıkları minimum poz süresine ait zemin parlaklık değerine bölünür. Bu değer;
bağıntısı ile gösterilmektedir. Ardında gözlem aletlerine ve poz süresine bağlı rölatif şiddet IR;
şeklindedir.
Şekil-2: 2006 tutulmasına ait parlaklık kalibrasyon fonksiyonunu (düz çizgi) gösteren grafik. Her bir poz süresine ait değerler ayrı bir sembol ile gösterilmiştir.
Şekil-3’de bu fonksiyon için kullanılan bazı Güneş diski kalibrasyon görüntüleri gösterilmiştir. PKF kullanılarak tutulma görüntülerinde normalize edilen korona parlaklığı, gözlenen ortalama Güneş parlaklığı cinsinden rölatif şiddete çevrilmiştir.
Şekil-3: 2006 tutulmasının kalibrasyon çekimine ait bazı Güneş disk görüntüleri. Sola başta poz süreleri saniye olarak, en üstte diyafram açıklığı milimetre olarak verilmiştir.
Bu çalışma kapsamında geliştirilen diğer yöntem ile farklı poz sürelerinde alınmış görüntülerin birleşik (kompozit) parlaklıklarını hesaplamak için bir bağıntı ortaya konulmuştur. Yapılan analitik çalışmalar sonucunda birleşik parlaklık için
Şekil-4: 2006 tutulmasına ait birkaç tutulma görüntüsü. Sol baştaki sayıları saniye olarak poz sürelerini, alt kısımdaki sayılar da polarizasyon açılarını göstermektedir.
Şekil-5: 2006 tutulmasının 0, 60 ve 120 derece polarizasyon gözlemine ait birleşik parlaklık görüntüleri.
Şekil-6: 2006 tutulmasının toplam parlaklık görüntüsü. Eş şiddet profillerinin üzerindeki değerler 10-9 ortalama Güneş parlaklığı cinsindendir.
Şekil-7: 2006 tutulmasının toplam parlaklık değerlerinin (siyah nokta) model (düz çizgi) ve bazı gözlemsel değerler (semboller) ile karşılaştırılması.
Kaynaklar
Fontenla, J.M., Avrett, E.H., Loeser, R.: 1993, Astrophys. J. 406, 319.
Gabriel, A.H.: 1976, Phil. Trans. Roy. Soc. London A 281, 399.
Saito, K.: 1970, Ann. Tokyo Astron. Obs. 13(2), 53.
van de Hulst, H.C.: 1950, Bull. Astron. Inst. Neth. 11, 135.
Görsel 1: LIGO deneyi, L şeklinde ve kolları 4 km. uzunluğunda vakum tüplere sahip gözlemevleri birebir aynı olarak inşa edilmiş ve aralarında 3002 km. mesafe bulunuyor. Optik teleskopların ışık kirliliğinden uzak olması gerektiği gibi, KD dalga detektörleri için insan aktivitelerinin titreşimlerinden uzak yerler seçilmiş; Louisiana ormanları ve Hanford stepleri. Bu detektörler öylesine hassas ki, deprem gibi yer hareketlerinden, kamyonların yolda yarattığı titreşimlere kadar tüm titreşimleri algılayabiliyor. Bu nedenle birbirinden uzak iki detektör kullanılıyor. Yakın gelecekte çok daha uzak ve birlikte çalışan (ve hatta uyduların da dahil olduğu) deneyler yapılmaya başlanacak. Fotoğraf deneyin üçüncü detektörü olan Virgo'ya ait. (kaynak: https://www.ligo.caltech.edu)
Şekil 1:Üç detektör tarafından tespit edilen kütleçekimsel dalgalar. Üstteki grafik Sinyal/Gürültü oranını yani algılamanın kabaca hassasiyetini gösteriyor. Ortada frekans kayması/zaman grafiği (buna "cıvıldama" deniyor). Alttaki ise dalga formu grafiği.
Şekil 1: Grafikte farklı kaynaklar için kararsızlık bölgesini gösterir. Gri bant, mikro ve makro-fizikteki belirsizlikler nedeniyle kararsız bölgede ki belirsizlik aralığını göstermektedir (Alford & Schwenzer 2012, 2014). Milisaniye pulsarlarının yüzey sıcaklıklarının ölçümleri veya bu sıcaklıklara getirilebilecek sınırlar, r-mod osilasyonlarının genliği üzerine de sınırlar getirir çünkü bu osilasyonların genliği daha yüksek olursa yukarıda değinilen sebeplerden ötürü yüzey sıcaklığı da artar. Bu nedenle, yüzey sıcaklığına limit getirebilen gözlemler ile nötron yıldızlarının içindeki maddenin fiziksel özelliklerini inceleyebiliriz. Bizde çalışmamızda, bu tip kaynakların yüzey sıcaklıkları hakkında fikir elde edebilmek için, 100 Hz’den daha hızlı dönen milisaniye pulsarlarının mevcut arşiv verilerini derledik ve özel olarakta PSR J1231-1411’in X-ışın verilerinin spektrel analizini yaptık. PSR J1231-1411, Fermi uydusu üzerindeki LAT algılayıcısı tarafından keşfedilmiştir (Ransom et al. 2011). Dönme periyodu 3ms (271.4 Hz) olan PSR J1231-1411 ikili bir sistemdir ve 1.9 günlük yörünge dönemi vardır. Bu yörünge periyodu, bileşen yıldızın kütlesinin ~0.2-0.3 Güneş kütlesinde olduğuna işaret eder (Rapaport et al. 1995). Yüksek dönme hızı ve halen aktif olarak kütle aktarmıyor olması nedeniyle, r-mod osilasyonlarının yüzey sıcaklığı üzerine etkilerini anlamak için ideal bir sistemdir. Bu nedenle, kaynağın Chandra, Suzaku ve XMM-Newton uyduları ile elde edilmiş arşiv gözlemlerini yüzey emisyonuna bir limit koyabilmek için yeniden analiz ettik. Tüm spektrumlar eş zamanlı olarak XSPEC programının 12.9.0 versiyonu kullanılarak bir karacisim ve bir güç kanunu bileşeni ile modellenmiştir (Arnaud 1996). Yaptığımız analiz sonunda bu şekilde bir modelin veriyi açıklamakta çok başarılı olduğu görülmektedir. Analiz sonucunda kaynağın yüzey sıcaklığı için, kT = 0.158 ± 0.008 keV ve ışınım yapan bölgenin yarıçapı içinde R = 0.144 ±0.024 km (uzaklığı 0.4 kpc varsayarak) elde edilmiştir. Veri ile en iyi uyumu gösteren model ve her bir X-ışın spektrumu Şekil 2 de gösterilmiştir.
Şekil 2: PSR J1231-1411’den farklı dedektör ve uydulardan elde edilen X-ışın spektrumlarını gösterir. Algılayıcıların farklı duyarlılıkları farklı spektrumlara neden olmaktadır. Alttaki paneller modelden sapmaları farklı dedektörler için göstermektedir. Nötron yıldızının soğuması üzerine daha güçlü sınırlar koyabilmek amacıyla modelimize ışınım yapan yarıçapın R=10 km olduğu başka bir karacisim modeli daha ekledik. Fakat bu tür eklemeler modelin gözlemlerden ayrışmasına sebep olmaktadır. Bu da bize gösterir ki, böyle bir bileşen varsa bile bunun elimizdeki veriye pek bir etkisi olmayacak kadar soğuk olması gerekir. Bizde bu limiti bulabilmek için modelimize sabit yarıçapa sahip fakat farklı sıcaklıklardaki karacisimler ekledik ve en yüksek hangi sıcaklıktaki karacismin veride istatistiksel bir etkisi olmadığını araştırdık. Analiz sonucunda kT = 0.015 keV gibi bir üst limit belirlenmiş oldu. Karacismin sıcaklığının bir fonksiyonu olarak χ2/dof’da elde edilen değişiklikler Şekil 3’de gösterilmiştir. Bu da bu nötron yıldızının yüzey sıcaklığı üzerine bir limit getirebilmemizi mümkün kılar. Sonuç olarak makalemizde yaptığımız gibi, milisaniye pulsarlarının yüzey sıcaklık sınırlarını kullanarak, r-mod osilasyonlarının doğasını ve böylesine hızlı dönen nötron yıldızlarının iç kompozisyonunu anlamak için kullanabiliriz. Buna bir örnek olarakta yukarıda anlattığımız PSR J1231-1411 kaynağını inceledik. Sonraki çalışmalarımızda bu yöntemi tüm milisaniye pulsarlarında uygulamak istiyoruz.
Tüm sonuçlarımız daha ayrıntılı olarak makalemizde yer almaktadır (http://adsabs.harvard.edu/abs/2017MNRAS.466.2560S).
Şekil 3: Nötron yıldızının tüm yüzeyinden geldiği varsayımı altında karacisim ışınımının sıcaklığı χ2 ‘nin bir fonksiyonu olarak gösterilmiştir. Dik kırmızı çizgi böyle bir bileşen hiç olmadığı durumdaki χ2 ’ye karşılık gelen sıcaklık değerini göstermektedir. Kaynaklar : Ransom et al. (2011), ApJ, 727 Rapaport et al. (1995) Haskell et al.2012, MNRAS,424,93-103 Prinz T. et al.(2015), ApJ, 1511 Zavlin et al.(1996), ApJ, 315,141-152 Andersson, ApJ, 502,708, 1998, 8- Lindblom 1998, 2001 Schwenzer,K., Boztepe, T., Güver, T., Vurgun, E., MNRAS, 466, 2560, 2017 Bu çalışma Monthly Notices of the Royal Astronomical Society Dergisinde makale olarak yayınlanmıştır. Yayının bibliyografik kodu : Schwenzer, K., Boztepe, T., Güver, T., Vurgun, E., 2017 MNRAS, 466, 2560 Ayrıca devam etmekte olan bu projemiz, 2017 ve 2016 yılı içinde Polonya ve Erzurum da gerçekleşen Annual NewCompStar Conference ve Uluslararası Astronomi Kongresinde de poster olarak sunulmuştur.
- Boztepe, T.; Güver, G.; Schwenzer, K.; Vurgun, E. “Milisaniye Pulsarlarının X-ışın Gözlemleri ile R-mod Osilasyonlarına Kısıtlar“ UAK Toplantısı; Erzurum Atatürk Üniversitesi, Turkiye, Eylül 2016
- Boztepe, T.; Schwenzer, K.; Güver, T.; Vurgun, E. “ X-ray bounds on the r-mode amplitude in millisecond pulsars ” Annual NewCompStar Conference; The Polish Academy of Sciences, Polanya, Mart 2017
YILDIZ OLUŞUMUNA DAİR
Gözde SARAL
Lada Charles J., Lada Elizabeth A., 2003, ARA&A, 41, 57 Bressert E., Bastian N., Gutermuth R., et al. 2010, MNRAS, 409L, 54 Cartwright, A., & Whitworth, A. P. 2004, MNRAS, 348, 589 Evans Neal J., Dunham Michael M., Jørgensen, Jes K., et al., 2009, APJS, 181, 321 Harvey Paul M., Huard Tracy L., Jørgensen Jes K., et al., 2008, ApJ, 680, 495 Carey S. J., Noriega-Crespo A., et al., 2009, PASP, 121, 76 Fazio G. G., Hora J. L., Allen L. E., et al., 2004, APJS, 154, 10 Gutermuth R., Myers P. C., Megeath S. T., et al., 2008, ApJ, 674, 336 Gutermuth R., Megeath S. T., Myers P. C., et al. 2009, APJS, 184, 18. Krumholz Mark, R., 2014, PhR, 539, 49 Motte F., Bontemps S. ve Louvet F., 2017, ARAA , 55 Saral, G., Hora, J., Willis, S., et al. 2015, ApJ, 813, 25 Saral, G., Hora, J., Audard, M., et al. 2017, ApJ’e kabul edilmiştir.
Şekil: Solda W51 yıldız oluşum bölgesi Spitzer kırmızıöte bandlarında görülmektedir (Mavi: 3.6 μm, yeşil: 4.5 μm ve kırmızı: 8.0 μm). Sağda ise aynı bölge yine Spitzer kırmızıöte bandlarında görülmekte, aynı zamanda büyük kütleli genç yıldızımsı cisim adayları beyaz ve turkuaz daireler (24 μm fotometri verisi olanlar) ile gösterilmektedir (Mavi: 3.6 μm, yeşil: 8.0 μm, kırmızı: 24.0 μm) (Saral ve diğ. 2017).