Astronomi ve Uzay Haberleri

Jüpiter'in Güney Ekvatoral Kuşağı, Büyük Kırmızı Lekeden madde çekiyor gibi görünüyor. Olay, İstanbul Üniversitesi Gözlemevi’nin İST40 teleskobu ile de görüntülendi.


Gezegen gözlem forumları, bu gaz deviyle ilgili ilginç gelişmelerle çalkalanıyor. Jüpiter’in, nadir görülen, ekvator kuşağı temizleme olayının ortasında olduğu biliniyor; çünkü normalde beyaz olan ekvator kuşağının rengi kahverengimsi olarak  değişti. Şimdi Büyük Kırmızı Leke, komşu güney ekvator kuşağı ile alışılmadık bir etkileşim sayesinde dikkat çekiyor.

                                                           


Şekil-1: Jüpiter, Güney Afrika'daki Centurion'daki Clyde Foster tarafından 20 Mayıs 23:16, 14 inç teleskop ve ZWO ASI290MM kamerayla ele geçirildi. © Clyde Foster / Sky&Telescope


Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca, Büyük Kırmızı Leke zengin, turuncu-kırmızı renkte bir renge bürünmüştü ve hatta onu çevreleyen beyazımsı halka bunu daha da belirginleştiriyordu. Şimdi, koyu renkli bir girdap bunu daha da belirginleştiriyor. Gezegenin güney ekvator kuşağı fırtınadan malzeme çekiyor gibi görünüyor. İki yapı arasında yaygın bir malzeme köprüsü oluşmuş durumda. Büyük Kırmızı Leke’den yayılan malzemeden oluşan büyük ipliksi yapılar, ki bunların bazılarının uzunluğu 10.000 kilometreyi aşıyor, haftada bir ortaya çıkarak girdabın içinde dağılıyor.



İngiliz Astronomi Derneği'nden (BAA) John Rogers, BAA’nın en son Jüpiter raporunda, “Büyük Kırmızı Leke'nin (batı) sonundan ayrılan kırmızı, parlak metanı “pul" veya “yaprak" gibi yapıların ortaya çıkması büyük ilgi uyandırdı. Bu doğa olayı, JunoCam görüntülerinde ve amatör görüntülerde de gözlenebildi” demiştir.



 


Şekil-2: Anthony Wesley tarafından kırmızıötesi ile güçlendirilmiş görüntü. Büyük Kırmızı Lekeyi güney ekvator kuşağına bağlayan girdabın fırtınadan çektiği kırmızı materyali gösteriyor. © Anthony Wesley / Sky&Telescope


Büyük Kırmızı Lekeden kopan “pul” gibi yapılar özelilkle yakın kırmızıötesi dalgaboylarında (8900 A civarında) çok belirgindir. Bu dalga boyunda metan soğurması genellikle gezegenin üst atmosferindeki yapıları (kuşaklar gibi) karartır. Ancak, Büyük Kırmızı Lekedeki güçlü rüzgarlar metanı bu bölgeden uzak tutuyor ve böylece fırtına bu dalgaboylarında daha parlak görünüyor. Büyük Kırmızı Lekeyi ve bu “pul” yapıları mavi bir filtre ile görmek daha kolaydır. Bu filtre ile bakıldığında leke çevresine göre daha koyu görünür ve bu da gözlemi kolaylaştırır.


Bu gözlenen olay, eskiye göre daha sık gerçekleşmeye başladı. Ayrıca, şimdi gözlenen bu olay geçmişte olduğundan daha da belirgin. Kırmızı Lekeyi ve ondan yayılan bu maddeyi 15 cm ve üzeri teleskoplarla görüntülemek mümkün. 10 Haziran 2019’da Jüpiter karşıkonumdaydı ama bugünlerde gözlemek için oldukça parlak.



Şekil-3: Clyde Foster'ın bu şemasında Büyük Kırmızı Lekenin etrafındaki ayrıntılar belirtilmektedir. © Clyde Foster / Sky&Telescope


Jüpiter’in Büyük Kırmızı Lekesindeki madde olayı İstanbul Üniversitesi Gözlemevinin Beyazıt Yerleşkesindeki İST40 teleskobu ile de görüntülendi. Teleskoba bağlı CCD detektörü ile 26 Mayıs 2019 gecesi yapılan gözlemde aşağıdaki görüntü elde edilmiştir (Şekil-4). Görüntüde Büyük Kırmızı Lekeden yayılan madde görülebilmektedir.




Şekil-4: İstanbul Üniversitesi Gözlemevinin İST40 teleskobu ile elde edilen Jüpiter görüntüsü. Büyük Kırmızı Lekedeki madde yayılım olayı görülebilmektedir. © Mustafa Turan Sağlam / İstanbul Üniversitesi Gözlemevi



İST40 teleskobu 40 cm ayna çaplı Meade LX200/ACF model bir teleskoptur. Gözlem teleskoba bağlı Orion StarShoot CCD kamerası ile gerçekleştirilmiştir. Şekil-4’te verilen görüntü 500 karenin birleştirilmesi sonucunda elde edilmiştir.




Kaynak: https://www.skyandtelescope.com/astronomy-news/jupiters-great-red-spot-unfurls-see-it-in-your-scope/




Çeviri: Sinan Aliş & Reading and Translation in Science – II Bahar-2019 Öğrencileri


Görüntüde NASA’nın 2024’te Ay’ın yüzeyine indirmeyi düşündüğü uzay aracı görülmektedir. ©NASA


13 Mayıs 2019 Pazartesi akşamı NASA yöneticisi Jim Bridenstine, NASA’nın insanları yeniden Ay’a götürecek uzay aracının adını açıkladı: Artemis. Apollo’nun ikiz kardeşi olan ve çoğunlukla Ay’la ilişkilendirilen Yunan tanrısının adının verilmesi oldukça anlamlı.

İdari tarafta, Bridenstine NASA’nın programı hemen başlatabilmek için ABD Kongresinden ek olarak 1.6 milyar USD bütçe isteyeceğini açıkladı. Her ne kadar Trump yönetimi 2024’te insanları yeniden Ay’a göndereceklerini söylese de, NASA bu iddialı Artemis programı için henüz tam bir bütçe hazırlamadı.

Bridenstine, projenin NASA’nın yıllık olağan bütçesinin dışında 8 milyar USD’lık bir yük getireceği yönündeki haberlerin doğru olmadığını söyledi ve herhangi bir rakam vermekten kaçındı. Bununla birlikte, Donald Trump Ay’la ilgili planları için NASA bütçesinde 1.6 milyar USD’lık bir artış yapılacağını Twitter üzerinden duyurdu.

Bu bütçenin Kongre tarafından onaylanması gerekiyor ancak bu artış için üyelerin çoğunluğunun destek verip vermedikleri bilinmiyor. Buek bütçe için kaynaklar belirtilmedi ve diğer yandan Beyaz Saray’ın genel bütçe talebinde bir artış olmadı. Bridenstine gereken bu bütçenin diğer NASA projelerinden kesinti yapılarak oluşturulmayacağını vurguladı.


 
Yaklaşık 50 yıldan sonra, NASA önümüzdeki beş yıl içinde insanları yeniden Ay’a götürmeyi hedefliyor. ©NASA


Bu Ay programı için tek zorluk para değil. NASA için uzay aracı üreten ve uçuşları gerçekleştiren SpaceX ve Boeing şirketleri, Uluslararası Uzay İstasyonu’na mürettebatlı uçuşlarla ilgili teknolojik zorluklar yaşıyorlar. Ayrıca, NASA’nın derin uzaya astronot göndermek niyetiyle tasarladığı Orion aracının üretiminde de gecikmeler yaşanıyor. Bunlara ek olarak, NASA’nın hali hazırda uzaya yük götürebilecek ve insanları Ay’a bırakabilecek bir aracı bulunmuyor ve bu tür araçların geliştirilmesi sürekli gecikiyor. Geçenlerde Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, uzay uçuşları şirketi Blue Origin’in bir Ay iniş aracı geliştirdiğini ve bu konuda NASA’ya yardım edebileceklerini açıkladı. 

Daha da fazlası, NASA’nın elinde Ay keşfinde kullanılabilecek uzay giysileri yok ve 1.6 milyar dolarlık bütçe içinde bu tür bir araştırma ve geliştirmeye para ayrılmamış durumda. 2024’te (Trump’un olası ikinci döneminin sonunda) insanları ve hatta Bridenstine’ın vurguladığı gibi bir kadını bu kadar kısa zaman içinde Ay yüzeyine indirmenin önündeki engeller çok büyük. 


   Apollo uzay araçlarının Ay’da iniş yaptığı konumlar. ©NASA

Başarılı olunup olunamayacağı büyük ölçüde istenen bütçenin amaçlara uygun olup olmadığına ve Kongre tarafından onaylanıp onaylanmayacağına bağlı. Eğer bunlar gerçekleşirse, Artemis, insanoğlunun uzayı keşfinin şanlı tarihinde Apollo’nun yanında yerini alacak. Ancak Apollo’nun aksine Artemis büyük ihtimalle insanların Ay’da daha kalıcı olabilmelerini sağlayacak

Çeviri: Arif Solmaz - M.Turan Sağlam

   Haberin Orjinli için: https://www.eso.org/public/news/eso1907/?lang


Aralarında Arizona Üniversitesinde görev yapmakta olan Prof. Dr. Feryal Özel’inde bulunduğu geniş bir ekip tarafından yapılan gözlemler ile M87 gökadasının merkezindeki süper kütleli kara deliğin olay ufku 1.3mm dalgaboyuna duyarlı radyo teleskoplarca yapılan gözlemler ile görüntülendi. 

Bu önemli çalışmaların sonuçları ile ilgili Avrupa Güney Gözlemevinden yapılan duyuruyu aşağıda sizler ile paylaşıyoruz. 



Görüntü 1: Bir Kara Deliğin İlk Görüntüsü


Sekiz yer-tabanlı radyo teleskoptan oluşan ve uluslararası işbirliği ile geliştirilen gezegen-ölçeğindeki Olay Ufku Teleskopu (EHT) karadelik gözlemleri için tasarlandı. Geçtiğimiz çarşamba günü dünya genelinde koordine edilen bir basın konferansı ile EHT araştırmacıları ilk kez bir süper-kütleli karadeliği ve gölgesini doğrudan gözlemeyi başardıklarını açıkladılar.

Bu gelişme 10 Nisan 2019 günü, altı farklı makale ile Astrophysical Journal Letters adlı derginin özel sayısında duyuruldu. Görüntüler yakın gökada kümesi Virgo’da bulunan büyük kütleli gökada Messier 87’nin merkezindeki karadeliği gözler önüne seriyor. Bu karadeliğin Yeryüzü’ne uzaklığı yaklaşık 55 milyon ışık-yılı olup kütlesi Güneş’in 6.5 milyar katıdır . 



Görüntü 2: Messier 87 (Başak Takımyıldızı)


EHT sayesinde birbirine bağlı olarak çalışan teleskoplar Dünya-boyutlarında yapay bir teleskop meydana getirmektedirler. Einstein’ın genel görelilik teorisinde tahmin edilen durumu yüz yıl sonra doğrulayan EHT, bilim insanlarına Evren’deki en sıradışı nesneleri yeni bir yöntemle araştırma fırsatı sunuyor.



Görüntü 3: EHT’yi oluşturan bazı teleskopların yerlerini ve teleskoplar arasındaki uzun taban çizgilerini göstermektedir.

“Bir karadeliğin ilk fotoğrafını çektik,” diyor Harvard & Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden proje yöneticisi Sheperd S. Doeleman. “Bu bilimsel olarak sıradışı bir çaba gerektiren 200’den fazla araştırmacıdan oluşan bir takım başarısıdır.”

Devasa kütleye sahip karadelikler sıradışı kozmik nesneler olup, boyut olarak aşırı küçüktürler. Bu nesnelerin bulunduğu ortam, çevresini aşırı şekillerde etkilemektedir; uzayın bükülmesi ve çevredeki maddenin aşırı şekilde ısıtılması gibi.

“Parlak bir bölgenin içindeyse, örneğin parıldayan bir gaz diski gibi, karadeliğin gölgeye benzer şekilde karanlık bir bölge yaratmasını bekliyoruz — şimdiye kadar görmediğimiz ancak Einstein’ın genel görelilik teorisiyle tahmin ettiği bir şey,” diye açıklıyor EHT Bilim Konseyi başkanı, Hollanda, Radboud Üniversitesi’nden Heino Falcke. “Kütleçekimsel eğrilik ve ışığın olay ufku tarafından yakalanması ile oluşan gölge, bu etkileyici nesnelerin doğası hakkında çok şeyi ortaya çıkarmakta olup, bu sayede M87’nin merkezindeki karadeliğin kütlesini ölçebilmemizi sağlamıştır.”

Çoklu kalibrasyon ve görüntüleme yöntemleri karanlık bir merkezi bölgeyi — karadeliğin gölgesi — çevreleyen halka-benzeri bir yapıyı ortaya çıkarmıştır ve sonuçlar bağımsız EHT gözlemleriyle doğrulanmıştır.

“Gölgeyi görüntülediğimizden emin olduğumuzda, gözlemlerimizi, eğri uzayın fiziği, aşırı-ısıtılmış madde ve güçlü manyetik alanlar gibi fiziksel olayları içeren geniş bilgisayar modelleriyle karşılaştırabildik,” diyor Doğu Asya Gözlemevi Müdürü ve EHT Kurulu üyesi Paul T.P. Ho. “Gözlenen görüntünün çoğu özelliği teorik tahminlerle güzelce uyum sağlıyor, bu da gözlemleri yorumlamamızda bize güven veriyor, buna karadeliğin kütlesine dair tahminimiz de dahil” .

"Bir teorisyen için teorinin gözlemlerle karşılaştırılması her zaman dramatik bir an olmuştur. Gözlemlerimizin tahminlerimizle oldukça iyi bir şekilde uyuştuğunu anlamak bize bir rahatlık ve gurur verdi," şeklinde yorumluyor EHT Kurulu üyesi, Almanya, Goethe Üniversitesi'nden Luciano Rezzolla.

EHT’yi meydana getirmek zorlu bir süreç gerektiriyordu, çünkü yüksek-rakımlara sahip farklı yerleşkelerde hali hazırda çalışır vaziyette olan sekiz teleskoptan dünya genelinde bir bağlantı oluşturmak ve bunları güncellemek gerekiyordu. Bu yerleşkeler arasında Hawai`i ve Meksika’daki volkanlar, Arizona ve İspanyol Sierre Nevada’daki dağlar, Şili’deki Atacama Çölü ve Antarktika yer almaktadır.

EHT gözlemleri çok-uzun-hat girişimölçümü (VLBI) adı verilen bir tekniği kullanmaktadır, bu teknikle dünya genelindeki teleskop tesisleri eş-zamanlı hale getirilerek, gezegenimizin kendi etrafındaki dönüşünden faydalanmakta ve bu sayede 1.3 mm dalgaboyunda Dünya-boyutlarında dev bir teleskopla gözlem yapma fırsatı vermektedir. VLBI sayesinde EHT 20 mikro-açı-saniyelik bir açısal çözünürlüğe ulaşabilmektedir — yani Paris’teki bir kafeden New York’taki bir gazeteyi okumaya yetecek kadar.

Bu sonuçlara katkı veren teleskoplar arasında ALMA, APEX, IRAM 30-metrelik teleskopu, James Clerk Maxwell Teleskopu, Büyük Milimetre Alfonso Serrano Teleskopu, Milimetre-altı Dizgesi, Milimetre-altı Teleskopu, ve Güney Kutbu Teleskopu yer almaktadır. Teleskoplardan alınan ham verilerin oluşturduğu petabayt büyüklüğündeki dosyaların birleştirilme işlemi Max Planck Radyo Gökbilim Enstitüsü ve MIT Haystack Gözlemevi bünyesindeki aşırı özelleştirilmiş süper-bilgisayarlar sayesinde gerçekleştirilmiştir. 




Görüntü 4 - 5: APEX ve ALMA Radyo Teleskopları


​Avrupalı tesisler ve fon kaynakları dünya çapındaki bu çaba için kritik rol oymamıştır, özellikle gelişmiş Avrupalı teleskoplar ve Avrupa Araştırma Konseyi’nden BlackHoleCam projesi için temin edilen 14 milyon €’luk bütçe. ESO, IRAM ve Max Planck Derneği’nin desteği yine kritik önemdedir. “Bu sonuç milimetre gökbilimindeki on yıllar süren Avrupalı deneyim üzerine inşa edilmiştir,” diye yorumluyor EHT Kurulu üyesi ve IRAM Direktörü Karl Schuster. 

EHT’nin kurulumu ve bugün açıklanan gözlemler on yıllardır süren gözlemler ile teknik ve teorik çalışmaların zirve noktasını temsil etmektedir. Dünya genelindeki araştırmacıların yakın işbirliğinde yürütülen bu girişim küresel ekip çalışmasının bir örneğidir. EHT’yi meydana getirmek için on üç ortak enstitü hem hali hazırda var olan altyapıyı hem de değişik kurumlardan elde edilen desteği bir arada kullanmıştır. Ana fon kaynakları ise BD’den Ulusal Bilim Vakfı (NSF), AB’den Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) ve Doğu Asya’dan fon kuruluşları olmuştur. 

“ESO Avrupayı temsil eden liderliği ve EHT’yi oluşturan teleskoplardan ikisi olan Şili’deki ALMA ve APEX’in çok önemli rolleri nedeniyle sonuçlara kayda değer anlamda katkı verdiği için oldukça memnun,” diyor ESO Genel Müdürü Xavier Barcons. “ALMA EHT’deki en duyarlı tesistir ve EHT’nin başarıya ulaşması için 66 yüksek-hassasiyetli anteni kritik bir rol oynamıştır.” 

“Sadece bir nesil önce imkansız gibi görülen bir şeyi başardık,” diyor son olarak Doeleman. “Teknolojideki atılımlar, dünyanın en iyi radyo gözlemevleri arasındaki bağlantılar ve yenilikçi algoritmaların hepsi bir araya geldiğinde karadelikler ve olay ufku hakkında tamamen yeni bir pencere açıldı.”




Görüntü 6: Kara Delik Anatomisi (Poster Çevirisi: Mustafa Turan SAĞLAM)